Ey Sareban!

  • 0
Ey Sareban, dur gitme!
Gidiyorsan al beni de
Sen benim kalemimsin
Gidersin yâre, kalbe
Beraber yürüyelim biz
Ruhum mürekkep olsun
Satırlarla dolu küfelerine
Yedi harf olalım birlikte
Ey Sareban! seslen diye...
Başı çekeyim
Sen de takip et gerisini
Nereden bulacağız böylesini
Gözleri sahralara dengini
Götürdüğümüz yel dağıtacak
Can verilesi saç tellerini
Ey Sareban! korun hırsızlardan
Eksik gidilmez bu yoldan
Varınca o memleket-i kalbe
Bir gülüşe kanacağız ondan

(Sareban; kervan 'Farsça') 

Sensizliğin Bankında Uyumak

  • 0
Yağmur taneleri, kalp atışların gibi düşüyor sineme
Gece soğuktu sensizliğin bankında uyudum
Bir ara gözlerin sandım, göğün yakut avizelerini
Bir şiir düşündüm, mısralarında gülüşünün izleri
Yeşil ve mavi tonlarındaydı harfleri, şiirin.
Kokusu düşüncemden kağıta sinmişti usulca
Sonra söküldü harfler, çıktı şiir kağıttan
Bir güvercin oldu doğrulup ve yükseldi
Yüzün gibi,
Güneş oldu..

Yanmak Lazım

  • 0
Direnemedim,
Sonradan gördük levhayı
Kaçırdık sapağı,
Vurduk,
Baltamız kırıldı taştan
Gömdük gönlümüzü kefensiz
Kanlar içinde kaldı şiirler
Hayallerimizi kirlettik çamurla
Bir adı kaldı,
Hevâya geçti bir tutam aşk
Toprağa küstü kalemler
Gökyüzünü sildi kelamlar
"Yüzleşmek lazım. Yanacaksak yanmak lazım."
Yandık, bitti, kül oldu...



Azam

  • 0
İnsana küsülür de şiire küsülmez sayın şaire.
Niyeti kalem olanın tüm harfleri kelam olur.
Dökeceksin tüm dertlerini defterden bir nehre
Konuşulmazsa da o muhabbet-i azam olur..

Torba

  • 0
Yine kırıntılar düştü
Kağıttan sofralarımıza
Kalemlerimizi kaşık yaptık
Kaynayan dert çorbamıza
Ömür gidiyor ya,
Varsın gitsin heyhat!
Ya bir sevap koyacağız,
Yada bir günah,
Torbamıza...
Sevmek ya ölüm gibi
Yanmak mı bir kıza?
Peki ya şimdi sevmesek,
Sonra var mı kaza
Duy! Duy şu haykırdığım sesi
Ey! yaratıcısı büyük olan feza!
Sen söyle bana,
O gülüşlerde sayılır mı naza.

Perçem

  • 0
Seher yelim ol, gerekirse darmadağın et gül bahçemi
Ömrüme dokunsun o edeble örülmüş saçının perçemi
Ey! Gül-i Rana, Ey Ay! söyle bülbül müsün serçe mi?
Aşkından bana bir tutam mı verirsin bir pençe mi?

....

Ölüyordu...

  • 0
Ve zaman durdu.
Titriyordu tüm ses telleri
Yağan tüm yağmur taneleri
Haykırıyordu!
Bir kadın kollarımda ağlıyordu.
Her katre bir paslı bıçak
Hıçkırıklar sanki mermi
Gölgeler göğe yükseliyordu
Donuyordu kuşlar
Soğuk, yakıyordu ellerimi
Bacaklarımda bir devrim
Koşmak istiyordu durmadan
Bir insan ölüyordu...